Hayata hiç bu göz ile baktınız mı kıymetli okuyucum?
Ben baktım;
Ve çok şaşırarak da olsa gördüm ki, hayata dair her şey ya da hayatın bizzat ta kendisi gerçekten de,
Ünlemlerden,Soru işaretlerinden,Noktalı-Noktasız Virgüllerden,Kesme işaretlerinden,Tirelerden,Köşeli-Köşesiz Parantezlerden,Çift-Tek Tırnaklardan,
Üç Nokta Yan Yanalardan,İki Nokta Üst Üstelerden,Kısa-Uzun-Eğik Çizgilerden,Dendenlerden, ibaret.
Farkında olmasak da hem iş hem de özel hayatlarımızı ve tabi ki bilumum bireysel ilişkilerimizi bu noktalama işaretlerinin hegemonyaları altında yaşıyoruz.
Ha;
Bir de silgi var…
Gerçi o noktalama işareti değil ama,bazen hepsinden çok daha müdahil oluyor hayatımıza.
Neyse yazının sonunda döneriz tekrar buraya…
Şimdi,şöyle bir düşünür müsünüz lütfen;
Her ne yaşta iseniz ona gelene dek,kaç kişiyi ve sevdalar dahil nice duyguyu-olayı nalına mıhına yaşadıktan sonra konunun somut ve soyut kahramanlarının sonlarına acaba,amman dikkat, değmez, sevinç, kıvanç, endişe,acı,korku,şaşırma anlamına gelen Ünlem işaretini koydunuz ?
Ya da kaç kişi ve olay karşısında,kafanızda bir türlü orturtamadıklarınızın sonlarına Soru işareti…
Kaç kişi ile ilişkilerinize bir es vermek isteyip yanlarına birer Virgül,kaçı ile ”Belki bir gün” diyerek yollarınızı ayırırken,”Belki sonra yine kaldığım yerden devam ederim” diyerek Noktalı virgül koydunuz.
Kuvvetle muhtemel,ruhları ile dillerini birbirlerinden ayırmak için Kesme işaretine başvurduklarınızın sayıları da hiç az değildir.
Tıpkı aralarından gönlünüze uygun olanları önce Köşesiz sayıları giderek ciddi şekilde azaldıkça da Köşeli paranteze aldıklarınız gibi.
Peki kaç kişi ve olayın haklarında size başkaları tarafından aktarılanlarla taban tabana zıt çıkan öznelerini Tırnak içine aldınız,yetmedi de Çift tırnak kullandınız?
Kim bilir kaç kez kişi ve olaya dair ne çok yarım kalanınız olmuştur da,o yarımlar bir gün tam olurlar beklentisi ile hepsinin sonlarına basmışsınızdır Yanyana üç noktayı.
Sanırım,”Bunlar önemli; dedikleri-yaşattıkları ileride başka konu başlıklarım olabilirler” diyerek sonlarına İki nokta üst üste koyduklarınızın sayıları da az değildir.
Bunu sanmıyorum çünkü eminim; en çok da kendini tekrar eden kişi ve olaylardan yanmıştır canınız da,hepsine birden Denden koymuşsunuzdur.
Vicdan,iyi niyet,affetme gibi naif duygularınızın esaretinde kalarak bir türlü kurtulamadığınız yaşatılanlarınızdan hayatınıza sığmayanları Kısa çizgi ile bölüp sonra yine hiçbir şey olmamış gibi tahammül sınırlarınızın uçlarında dolaşmaya devam etmek zorunda kalmışlıklarınız da vardır değil mi?
İki arada bir derede sıkışıp,ne yapacağınızı,ne söyleyeceğinizi bilemediğiniz,seçim yapmak zorunda kalıp da,seçiminizin doğruluğuna kendinizi bir türlü ikna edemediğiniz durum ve ortamlarda yine kendinizde sıkışıp kaldığınızda müsebbiplerinizin yanlarına birer Eğik çizgi çekmişliğiniz de vardır elbet.
Sözün bir türlü size gelmediği, karşınızdakinin dediklerinizden çok demediklerinizden anlam çıkartmaya çalıştığı anlarda sözünüzü dinletebilmek için çaba gösterirken kendinizin başına uzun çizgi de koymuşluğunuz vardır.
Ve galiba en çok da size dayatılanların sonlarına bitirmekten ziyade hele orada dur bakalım anlamına gelen Noktayı kullanmışsınızdır.
Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre 17 noktalama işareti var da,bence onların da çağımıza göre güncellenmeleri hadi ondan vaz geçtim sayılarına bazı eklemeler yapılması gerekiyor.
Mesela,
Pişmanlığı simgeleyen içi kan kırmızı dışı tırtıklı bir nokta,düş kırıklığını vurgulayan zig zaklı bir kısa çizgi,mucizenin altını çizen sarı bir güneş topu,aldatılmayı anlatan bir çift şaşı göz,palavracıları betimlemek için bir balon vs olsaydı fena mı olurdu..?
Uzatmaya mahal yok;sanırım anlatabildim ne demek istediğimi.
Neyse yazının sonunda döneriz tekrar buraya…dedim ya yukarı da,
Döneyim o zaman.
O silgi var ya o silgi,hayata ve kişilere dair yanlışlıkla kullandığımız tüm noktalama işaretlerini gerektiğinde değiştirmemize olanak tanıyarak adımlarımızın yönlerini değiştirebilecek kadar önemli.
Öyle ya beşeriz şaşarız;bazen içinde bulunduğumuz ruh haleti nedeni ile yanlış noktalama işaretleri kullanabiliriz.O silgi bize müsbet ya da menfi hatalardan dönme olanağı tanır.Dolayısı ile de kendimizi ifade ederken kendimizden yana olabilmemiz için de çok gereklidir.
Ancak,ne yazık ki genellikle onu noktalama işaretlerini kullandığımız ustalıkla kullanamaz,sık sık kantarın topuzunu kaçırıp kendimiz dahil ne varsa ya yarısını ya tamamını silip yine kendimizi köşeli parantezlere hapsederiz.
Konu derin olmasına derin de ”Fazladan izahat, lisanen kabahattir” derler;iyisi mi yazıyı burada bitirip gidip kendi silgime bir bakayım;
Maazallah çok kullanılmaktan yıpranıp,küçülüp iş göremez hale gelirse hayatımda ki onca noktalama işareti ile ne yaparım ben..?
Yenisi mi alırım?
İşte o mümkün değil; İkamesi yok,herkese doğumu ile bir tane veriliyor.
Doğru kullandın kullandın;kullanamadın sadece hatalarını değil, hayallerinden başlayarak her yıl bir parçasını olmak üzere bizzat insanın kendisini siliyor.
Yaş aldıkça da kalanla idare etmenin adına da pişmanlık deniliyor.