DÜŞÜNDÜĞÜN GİBİ SANMANIN DAYANILMAZ SANCISI
İnsanın dengesini bozan,kendiyle çelişmesine neden olan,huzurunu kaçıran,strese sokup ruhi dengesinin altını üstüne getiren ve çokça da ele güne rezil eden en önemli eksikliği nedir diye sorsalar yanıtımız derhal yazının başlığı olur.
Deriz ki, düşündüğü gibi sanması…
Bunu hepimiz yapıyoruz aslında.Kimimiz dozunda kalıyor kimimiz hadisenin Nirvanasına tırmanıyoruz.
Karşılaştığımız her ne ise önce kendimizce bir senaryo yazıp sonrada prömiyeri için tek kişilik sahnemizde rol alıyoruz.
Eskiler sazan gibi atlar derler ya; aynen öyle konu doğru mudur,yanlış mıdır,spekülasyon mudur,tuzak mıdır yoksa birileri bizi makaraya mı alıyor araştırmadan,bilmeden derhal yorum yaparak suçlu ararız.
Ne eğitim düzeyimiz engelleyebilir bu hezeyanımızı ne de sosyal statümüz.
Algımızın sonuna kadar açık olduğunu sandığımız içinde özgüvenimiz tavan yapar.
Derhal tanıyı koyarız.
Şudur..!
Şu değilse budur..!
İkisi de değilse garanti o dur.
Bazen kendimizi de bu durumda yakalarız;düşündüğümüz gibi sanarken yani.
Sonra da bu berbat sanrının içerisinden çıkmak için artık her neyi sanıyorsak onun gerçekliğini araştırmaya başlarız.
Düşünüldüğü gibi sanmak berbat bir girdaptır. İnsanı içine çekerken muhakeme yeteneğini de sömürür.Olanı olmadığı gibi algılamasına ve nihayetinde de telafisi mümkün olmayan sonuçlara ulaşmasına neden olur.
Ama düşünüldüğü gibi sanmanın bazen cingözlerin işlerine yaradığı da görülebilir.
Elbette bu unsuru faydalarından sayamayız da,genelin sanrısından kendine menfaat çıkartıp insanları fiştekleyenler de yok değildir hani.
Ancak bu konunun düşündüğünü sanmakla karıştırılmasını da asla istemeyiz. Çünkü o daha da tehlikeli bir eylemdir.Aslında düşünüldüğü sanmanın bir türevi de düşündüğünü sanmaktır da denilebilir.
Hiç şüphesiz ki düşündüğünü sanmakla gerçek anlamda düşünmek aynı şey değildir.
Gerçek anlamda düşünmek, gün içinde olup bitenler hakkında konuşmaktan öte bir şeydir. Varoluşsal bir süreçtir ve hayatımıza anlam ve değer katarak yön verir. Eğitim sisteminden beklenen de, çocuklarımıza bu varoluşsal sorgulama ve öğrenme becerilerini kazandırmaktır.
Gerçek düşünme veri ve bilgi odaklıdır. Hayatımızın her alanında sürekli yorumlar yapıp durmamızda o yüzdendir. Bir yerde yorum varsa, orada ego; ego varsa çatışma vardır.
Günlük hayatımızda herhangi bir hükmün, anlam ve değer ifade edebilmesi için dayanak noktasını ve kriterini açıklayabiliyor olması gerekir. Aksi halde, aklımıza gelen her şeyi söylemek, gerçek anlamda düşünmek değildir.
Düşünüldüğü gibi sanmanın empati yoksunluğu ile de bir akrabalığı olduğunu düşünüyoruz.
Hakikaten;
Ne zordur empati yapamamak.
İnsanı her dalda, her anda haklı kılar.
Öyle ki haklılığının tadını kaçırdığını fark etmesine bile izin vermez. Hezeyan girdaplarına sokup sokup çıkartır, kişi kendi kendini yer de bir türlü doymaz.
İnsan yenildiği nice kavgaların minicik bir haklılığının şemsiyesine sığınıp öcünü almaya çalışırken hoyrat, vahşi ve affetmez olup aslında kendi kendini döver de haberi olmaz. Kişi kendine sütten çıkma ak kaşık muamelesi yaptıkça kirlenirken, karşındakinin yaşadığı sıkıntıyı yok sayar.
Haklı ya, yaptığı haksızlıklara rağmen…
Aslında genelde nominaldir bir başkasına üstünlüğü. Zenginliğin insanın değildir,yoksulluk ise aksine onun…
Kendini anlatır, ben diye başlar ben diye bitiremeden. Gözleri ele verir günahlarını. Yemin etse ikna edemez.Her şeye fiyat biçer de,kendisi kaç para eder bilemez.
Ah ne zordur empati yapamamak…
Hasta eder,heder eder.
Fani düşündüğü gibi sanırken
Bir bakar;
Düşürüp girdabına
Madara eder…
***
Konuya girişi biraz uzun tuttuğumuz için özür dileriz;ancak hadiseyi tam olarak anlatabilmek için bu yolu seçtik.
Düşündüğümüz gibi sanmanın boyunduruğunda yaşamanın ne denli talihsizlik olduğu konusunda fikirdaşız sanırız.
Bu Kurumsal Söyleşi işte tam da bu konu üzerine;
Yani sanrı kapanına kapılmadan yaşayabilme üzerine.
”İyi de nasıl olacak o iş ?” derseniz;
Lütfen aşağıda sunduğumuz ve söyleşimizde konu ettiğimiz başlıklara bir göz atınız….
OLGULARLA ALGILAR YÜZ YÜZE SÖRF SÖYLEŞİMİZDE İRDELEDİĞİMİZ GÖRGÜL VE ÖZGÜN KONU BAŞLIKLARIMIZDAN BAZILARI :
-Tepki kontrolü
-Kendine analiz için süre tanıma
-‘Acaba’nın önemi
-‘Rağmen’in önemi
-Panik eşiği
-Araştırma ve kaynaklardan yararlanma
-Kişisel ilişkilerde mayın tarlasından sağlimen geçme
-Dikkati toplama
-Peşin hükümden kaçınma
-Empati yapabilmek
-Ani kara vermenin sakıncaları
-Beklentilerde boğulmak
-Her şeyi kontrol etmeye çalışmak
-Anlama yerine hissetmeyi seçmek
-Derin şüphe hali
Ve
Dahası…
***
İŞLEVSEL AYRINTILAR
Programın Gün Süresi : 2 Saat
Programın Uygulanma Günleri: Hafta içi ya da Hafta Sonu
Programın uygulama yeri : Kurum / Kuruluş Bünyeleri
Programın Fiyatı : Lütfen Teklif Alınız
İLETİŞİM : sozcuklerdesorf@gmail.com