Güneş’im;
Bu sana 19 yıldır yazdığım bilmem kaç bininci mektup.
Kağıtsız kalemsiz.
Biliyorum, Senin oralarda posta işletmesi yok.
Olsaydı da bende açık adresin yok.
O yüzden gönlümü zarf ettim,
Üstüne yazının başlığını yazdım
Hangi melek alır getirir verirse sana
Bil ki oğlundandır.
Hani demiştin ya bana
‘‘İyi ol; İyi kal’’
Ne yaşarsan yaşa, ama mutlaka ‘‘iyi ol;iyi kal’’
Yaş aldıkça öğrendim ki, hayat bu dört kelimeden ibaretmiş.
Kötülük ne kadar çok kılıktaysa, iyilik o kadar yalınmış.
Çırçıplak ortada, erişemeyene Kaf dağının ardında…
Aslında ne zor bir sorumluluk yüklemişsin omuzlarıma;
Bunca kötüye,bunca kötülüğe rağmen ‘’iyi’’ olmamı belleterek.
İyilik,iki büklümken dik durmakmış farkında olmadan.
İyilik,yaralanıp yarım kalmakmış yaraları saramadan.
İyilik,yoksullukmuş,aç kalmakmış kimi zaman.
İyilik,yalnızlıkmış,etrafındayken bir dolu insan.
İyilik,affetmekmiş,sevabı günah kılan.
İyilik,koşulsuzmuş,gönülde huzurmuş sadece kalan.
İyilik,karşılıksızmış, duası kaşığına dolan
İyilik,ucuzmuş,hemen bozdurulan.
İyilik,borsaymış,çıkışı inişinden utanan.
İyilik,ağırmış,omuzdan ayağa artan.
Olmaya çalıştıkça daha bir anladım, iyiliğin zorluğunu.
Hele iyi kalmanın zorluğunu bir ömür tüketmeden asla bilemedim.
‘‘Kötü ol’’ deseymişsin,kolaymış…
Kötü olmak için çaba göstermeye gerek yokmuş;
İyi olmayıversem yetermiş.
Güneş’im sen şimdi oralardan bakıp bakıp gülümsüyorsun ya bana öğretmen öğretmen.
Bilmediğini de ben diyeyim sana, burada ki imtihanım bitmeden.
Sen ışığa yürüdüğünden beri benim ışığım pek bir sönük yandı.
Kocadım;
Yüreğim hep annesiz çocuk kaldı.
Ödevimi yapmak için doğru sandığım yanlışlarıma bakıp kızma
Dediğinden hiç çıkmadım,
İyi olmak için belki tam bile yaşamadım.
İyilik güzel de, hasret berbat be annem.
Hiç üzülmüyorum son dönemecine geldiğim için hayatın
Mektup yazmaktan bıkmadım ama,sensizlik tak dedi canıma.
Bu gün anneler günü;
Hani henüz ilk okul ikiye giderken eczacı Gülümser’den sana aldırdığım ama senin kime alındığını bilmiyormuş gibi yaptığın yüz kremini dergi kağıdına sarıp paket yaptığım ve annem diyerek boynuna sarılıp yine sana verdiğim mayısın ikinci pazarlarından biri.
Altmış yıl öncekinin aynısı.
Bu sefer babam da yanında.
Meşgulsünüzdür orada şimdi siz.
Yanınız da yamacınız da nice anneler babalar vardır
Yarenlik ediyorsunuzdur papatyalarınızın gölgesinde.
Hepsinin ellerinden öptüğümü söyleyin onlara.
Deyin ki;
Oğlumuz,haber göndermiş
Ödevini bitirmiş.
Ahiretle dünya birmiş
Sadece orada ekilip burada biçiliyormuş.
Öğrenmiş…