Ömrüme dahil mi bilmiyorum ama bu gün Altmış dördüncüsüne giriyorum Bana zimmetlenen senelerimin.
Sırtımda içi ben dolu çuvalım;
Kiminden alacaklı kimine borçlu olduğum Kocaman yıllar el sallıyorlar arkamdan.
‘Yine gel emi’ Diyeni çıkmayacak aralarından O belli de, Ellerinden zor kurtulduklarım da yok diyemem aralarında.
Ama olsun;kızmam ben onlara. Yanlışlar yapmışım bir dolu; doğrularım da var elbet.
Doğru adına yanlışlarım belki her ikisinden de çok. Keşkelerim de var çuvalımda, İyi kilerim de. Kırdıklarım da oldu,kırıldıklarım da. Altını çizdiklerimin üstünü çizmişliğim de çoktur ve elbette başka paragraflarda üstümün çizildiği de.
İki arada bir dere de kalmış yaşanmışlıklarım da, yaşattıklarım da,daha sonra yaşarım diyerek ertelediğim yaşan(a)mamışlıklarım da…
Kahkahalarım da sindiler gök kubbenin bir yerlerine, göz yaşlarımın Muson yağmurlarına kafa tuttuklarını da bilirim.
Her canım yandığında dönüp baktım yeni acılarım acısı dinmeyenlerin arasına karıştılar mı diye de; kanka olanlarını bile gördüm.
İtiraf etmeliyim ki; Hayat tüm akrabalarımı bana seçtirerek çok cömert davrandı O yüzdendir sevdiklerimin ve sevenlerimin Şükür dualarımın sayılarına denk gelmeleri.
Velhasıl, Alelade faniydim ilk kapıdan girerken yine alelade fani olarak dayandım Altmış DÖRDÜNCÜ kapıya.
Bastonum ‘Başardım’ dediklerim.
Başaramadıklarımı da,çıktığım kapının eşiğinde KAĞITTAN KAYIK yapıp bıraktım ardımda.
Hezimetlerime de kıyamam ki ben; ne de olsa her biri benim eserim. Anılar da azıcık eğlensinler zaar.
Daha dün gibi diyerek başlar hayata dair sözler. Her dün altı alevli kazandır; İçlerinde bu gün kaynar.
Kazanım saydıklarımız,kayıp sayılanlara kurban gittikçe olgunlaşmaya başlarız. Doğrudur..! Dediklerimizin içlerinde ki yanlışların üzerine basa basa yol almaya çalışırken gerçek doğrunun ‘Tek’ olduğunu kafamıza vura vura belletir bize hayat.
Kimimiz ezberlerimizle yaşlanır gideriz, kimimiz ezber bozmanın peşine düşüp kendimizden bir başka biz çıkartmanın telaşıyla…
Son tahlilde;
Her dünü anı yaparak istisnasız yaş alırız hepimiz.
Kural bellidir aslında; doğarsan ölürsün…
Ama iş insan olarak doğmakla bitmiyor ki;
Mesele, Doğumla ölüm arasında ne kadar insan olup, Ne kadar insan kalabildiğimiz….
Kim bilir..?
Belki bir yerlerde çetelesi tutuluyordur;
Onu da son kapıdan girince anlarız…