Ana Sayfa Köşe Bucak Yazılar 2 Mart 2025 3229 Görüntüleme

FENA ŞEY ŞU EZİKLİK;FENA

Sokak jargonuna yabancı olana, Apartman Çocuğu

İtiş kakışa kavgaya mesafeli olana, Süt Çocuğu

Naif ve kibar olana, Kibarcık

Küfürsüz konuşana, Hanım Evladı

Entelektüel yönü gelişmiş olana, Entel Dantel

Derslerini iyi çalışana, İnek

Eşine saygı duyarak onu üzmeyene, Kılıbık…

Hurafelere inanmayana, Dinsiz

İtiş kakışa kavgaya karışmayı reddedene, Tabansız…

Çocuğu olmayana, Zürriyetsiz

Gence Çaylak, yaşlıya, Moruk

Hele kadınsa

Aşiftesinden yollusundan alenen küfüre kadar daha neler neler…

Pek severiz birbirimize isim ve sıfat takmayı.

Sonra da bu isimlerle sıfatlarla  seslenip karşımızdakinin davranışları ile kendimizce alay etmeyi.

İlk bakışta alışılmış hatta kuşaktan kuşağa  hastalıklı bir öğreti haline gelmiş ve karşımızdakinin ruhunu ne kadar yaraladığımızın farkına varmadığımız  bu davranışımızın arkasında ne var acaba diye bakana kadar da hadiseyi espri diye bile nitelendiririz.

Ancak işin arkasına  bakıldığında görülenler durumun hiçte öyle espri mespri diye geçiştirelemeyecek kadar basit olmadığını ortaya koyarlar.

Kendimizin kayıtsız şartsız doğru kabul ettiklerimiz ve sanrılarımız ile çelişenleri küçümsemek ve onları değersizleştirmeye çalışmamız genellikle içimizde yaşadığımız ve kimsenin bilmemesi için çeşitli pozlar takınarak saklamaya uğraştığımız kendi ezikliğimizdir.

Mesela bizim jenerasyon o zamanlar tek tük olsalar da özel okullara gidenlere hiç sıcak bakmaz, onlara başta zengin bebesi olmak üzere olmak üzere çeşitli sıfatlar takar mezun olanlarına da diplomaya taksit mi yaptırdın peşin mi aldın diye yüklenirdi.

Hiç birimizde için için onları kıskandığımızı kendimize bile itiraf edemezdik.

Yazıyı okuyupta ‘Hadi len sen de’ diyerek şimdilerde bile kabul edemeyenlerimizin de olacaklarından da eminim.

Uzmanlar eziklik psikolojisini

Bazen utanç, bazen suçluluk, bazen yargılanma hissi, bazen de sıkışmışlık, sıkılmışlık hali genellikle de  insanın kendi değil, kendisi oldurulmuş hali diyerek tanımlıyorlar.

Ben o son halin bizim topluma cuk oturduğunu düşünenlerdenim.

Çeşitli dayatmalar sonucu kim bilir kaç milyonumuzun kendisi olarak yaşamasına müsaade edilmemiştir.

Ne çıkarsa bahtına diye yaşamanın verdiği duygu eziklik olmasın da ne olsun.

Karakteri güçlü olanlarımız bu hallerine mutlak surette bir antikor üreterek en azından istediklerine yakın yaşamayı becerebiliyorlar hayatı.

Olmayanlar ise önce kendilerine sonra da başarılı olarak kimi görüyorlarsa ona düşman sürdürüyorlar geri kalan yıllarını.

Eziklikleri de bir ömür peşlerini bırakmıyor;

Bulduğu her fırsatta ya söylem olarak ya ağızlarından fırlıyor ya da eylem olarak onları ele veriyor.

Hele ki kişi karşısındakini küçümseye çalışırken onun başarılı kimliğine toslayıp etrafındakilerden çaresizce destek beklerken dağılmaya görsün

O zamanda ağlamaklı bir kahkaha krizi olarak ben buradayım diyor.

Krizin lanlı lunlu hakaretlere evrilmesi de uzun zaman almıyor; onun bir diğer ayağı yumruk sallama da hemen peşinden seğirtiyor tabii.

Bunun en yakın örneği geçenlerde yapılan İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisi toplantısından yansıdı ekranlara.

Hani okulda öğretmen çocuklara ‘eziklik ile ilgili bir örnek verin bakayım’ dese öğrencilerin tamamına yakını açarlar telefonlarını ve o haberin videosunu göstererek, ezikliğin zoraki gülücükler ile imtihanına ‘işte en iyi örnek bu öğretmenim’ derler.

Bu eziklik denilen ağır duygu hali  insanın içine bir kez girmeye görsün; öyle yüksek tahsil yapmakla,önemli mevkilere gelmekle,çok zengin ya da çok ünlü olmakla da çıkıp gitmez her zaman.

Hazımsızlığa evrilir bu seferde öyle kemirir ruhunu eziğin.

Bu illetin öyle tam sonuç verecek bir tedavisi de yoktur. Yoktur çünkü hiç kimse işin uzmanına gidip ben ezikim demez; diyemez…

Diyemez ama buram buram kokusunun genzini yaktığı ezikliğinin acısını başkalarını ezmekle azaltabileceğini düşünür.

Kim bilir böylesi örneklerle kaç kez karşılaşmışsınızdır yaşamınızda.

Benim de yolum pek çok kez kesişti eziklerle;

Her defasında bir de ben ezmeyeyim diye üstlerinden atlamak zorunda kaldım.

Ne diyeyim;

Allah kimseyi ezdirmesin;

Özelikle de kendi kendine ezdirmesin.

Fena şey şu eziklik: fena…

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

İlginizi çekebilir

MANİFESTO…

MANİFESTO…

Hazır Site by Uzman Tescil