Ana Sayfa Köşe Bucak Yazılar 2 Mart 2025 1062 Görüntüleme

MONOLOG MU DİALOG MU..?

-Şimdi beni iyi dinleyin; hiç şüphe yok ki bu iş böyle böyle böyle…

– …..

-Var mı itirazı olan ? yok.O zaman şu da işte şöyle şöyle şöyle…

– ……

– Demek ki neymiş? Olan biten aslında böyle böyle böyleymiş.

***

Pek bir şey anlamadınız biliyorum.

Yukarıda ki tek kişilik gösteriye kulak misafiri olurken ben de pek bir şey anlamadım.

Amcamın  biri çay ocağında almış üç beş kişi karşısına kırk dakikaya yakın konuştu da konuştu.

Anlattıklarının yarısı hurefe diğer yarısı da sanrıydı.

Ama haklıydı,çünkü soru soran yoktu.

Sen neden sormadın derseniz,soruların ziyan olmasından çekindim derim.

Konu siyasetten başlayıp,dinle devam edip artık nasıl olduysa kitap okumaya gelip dayanınca daha fazla tahammül edemedim ve kalkıp gittim.

Düşünüyorum da;

Yaşadığımız tüm olumsuzlukların altında monolog varmış gibi geliyor bana.

Hani sadece bir kişinin sesinin çıktığı  yerine göre yüzlercesinin, binlercesinin, milyonlarcasının da dinlediği konuşma tipi.

Evde başlar monolog önce;

Baba konuşur,

Evlat dinler,ana dinler.

Okulda devam eder;

Öğretmen konuşur,öğrenciler dinler.

Camide hoca konuşur cemaat dinler,

Askerde komutan konuşur astlar dinler,

Partide başkan konuşur partililer dinler

Dairede, işletmede amir-müdür konuşur

Mahiyetleri dinler.

Velhasıl birileri konuşur diğerleri dinler.

Konuşan bakar ki dinliyorlar,bir süre sonra ağzına geleni söylemeye başlar.

Monoloğun olmazsa olmazı katiyen soru sorulmamasıdır.

Soru olursa büyünün bozulma  ihtimali çok kuvvetli olduğundan monologçular buna hiç sıcak bakmazlar.

Ez cümle birileri hep konuşur,birileri de hep dinler.

Kendi monoloğuna hazırlanırken yaşlananları bilirim.

Hiç bitmez konuşanlar.

Biter gibi olursa birilerini bulup çıkartıveririz kürsüye,bu sefer onlar konuşur yine biz dinleriz.

Anlamasak ta dinlemek kolayımıza gider.

Pek çoğumuz yaşadıklarımız hakkında tek bir soru bile sormadan göçer gideriz bu dünyadan.

Bekleriz ki birileri bizim yerimize konuşsun.

O konuşsun da bize neyi nasıl yapacağımızı söylesin.

Aksi halde düşünmemiz gerekir ki,bu konuda pek güvenemeyiz kendimize.

Monolog önemlidir bizim coğrafyamızda;

Hayatımızın her anında çıkar karşımıza. Bazen öğüt verir,bazen yön, çoğunluklada ayar.

Ayarlana ayarlana yaşarız hayatı monologlarla.

İlginçtir,garip bir saygı duyarız monoloğa;

Değil sözü kesmek,konuşan bakar da kızar diye o anda aklımızdan Sarı Öküzü geçirsek bile,mimiklerimizle katılırız söylenenlere.

Kazara birimiz araya girmeye,momoloğa itiraz etmeye kalksa önce gözlerimizle döveriz. Baktık yetmedi dayağın başka şekli mi yok ?

Başımızla tasdik etmekte ciddi bir alışkanlığımızdır.

Bir türlü monoloğun prangasından kurtaramayız kendimizi.

Hep bekleriz,biri çıksa da neyi nasıl yapmamız gerektiğini anlatsın diye.

Monolog hoyrattır,acımasız ve dayatmacıdır aslında.

Bizim doğrularımızla çelişme olasılığına hiç aldırmaz.

Hep haklıdır.Akıllıdır da;

‘’Adama bak ağzı amma laf yapıyor’’larla yüceltilir,’’Laf ebeliği’’ile rütbelendirilir.

Dünyaya gözümüze açtığımız ilk andan itibaren kayıtsız şartsız teslim olmamız da bundandır ona.

Diyalog derler tek düşmanı vardır;

Monoloğun aksine düşünmeye zorlar insanı,dinlemekle kalmayıp yanıt üretmesini en önemlisi soru sormasını ister.

Sorsun ki,öğrensin,bilsin,yanlış olasını ayıklasın ister.

Bu yüzdendir diyalog kurma da ki acemiliğimiz;

Konuşmayız birbirimizle,sanki anlaşmaktan korkarız.

Duyduğumuzla yetinmekle,düşündüğümüzü sanmak arasında yuvarlanıp dururuz.

Ta ki biri çıkıp kürsüye vurup orta okul öğretmeni misali ‘’Dinle Burayı’’diyene dek.

Hemen vaziyet alırız.

Monologlarla yaşar,diyaloglara hasret kalırız.

Göçerken bile değişmez durum;

Hoca okur, içimizden amin deriz…

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

İlginizi çekebilir

ANNEM / CENNET

ANNEM / CENNET

Hazır Site by Uzman Tescil